29 Ekim Kadınları Derneği Balıkesir Şube Başkanı Seval Bozkurt, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin toplumun kanayan yarası olduğuna dikkat çekti.
Balıkesir’in Edremit ilçesinde yaşayan ve 25 yıldır Altınoluk’ta bulunan “Deniz Eczanesi” ile sağlık sektöründe hizmet veren Seval Bozkurt, hayatın birçok alanda aktif rol alarak 29 Ekim Kadınları Derneği ile birlikte kadın hakları ve demokrasi mücadelesine katkı sağlıyor. Özgürlük ve eşitliğin insan hayatındaki en önemli değer olduğunu savunan Bozkurt, yıllardır yoğun bir şekilde siyaset ve kadın hareketi ile ilgilendiğini ifade ederek birçok sivil toplum kuruluşunda yer aldığını ve Cumhuriyet Halk Partisi’nde yıllardır birçok kademede görev yaptığını söyledi. Son olarak 2018 Genel Seçimleri’nde 5. sıra Balıkesir Milletvekili Adayı olan Bozkurt, “Hem siyasi hem toplumsal yaşamda elimden geldiğince kadın hakları savunuculuğu yapıyorum. Geçmişte 3 yıl KaDer (Kadın Adayları Destekleme Derneği) Genel Merkez Yöneticiliği yaptım. Türkiye’nin birçok şehrinde kadınlara toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri, seçim öncesi muhtar adayı ve belediye başkanı ve meclis üyesi aday adayı konularında kadınlara yerel siyaset eğitimleri verdik. Bütün bu projelerin organizasyonlarında bizzat görev aldım, bulundum. Hala 29 Ekim Kadınları Derneği Balıkesir Şube Başkanlığı yapıyorum.” dedi.
“KADINLARIMIZ VE ÇOCUKLARIMIZ İÇİN”
29 Ekim 2020 tarihinde Ankara’da kurulan 29 Ekim Kadınları Derneği’nin 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Balıkesir Şube Başkanı seçilen Bozkurt, derneği Türkiye‘de insan hakları temelinde kadın hakları ve demokrasi mücadelesine katkı sunmak için aynı mücadeleyi güden çalışma arkadaşları ile birlikte Balıkesir’de kurduklarını ifade etti. Bozkurt, kurucu başkan olduğu 29 Ekim Kadınları Derneği faaliyetlerine ilişkin şunları paylaştı:
“Kadınlar yüzyıllardır küçümsendiler, dışlandılar, bastırıldılar, öteki oldular ve öldürüldüler. Cumhuriyet devrimlerinin yolunda, laik, sosyal, hukuk devletinin gereklerine uygun olarak yaşamın içinde kadınların statüsünü yükseltmek, toplumsal cinsiyet eşitliğinin benimsenmesini sağlamak, kadın ve çocukların her türlü şiddetten korunması için çalışmalar yapıyoruz.”
“KADINLAR İÇİN HUKUK VE EĞİTİM ALANINDA MÜCADELEMİZİ YÜRÜTÜYORUZ”
Dernek olarak hukuk ve eğitim alanlarında çalışmalar yürüttüğünü belirten Bozkurt, kadınların kazanılmış olan yasal haklarını kaybetmemeleri ve geliştirilmesi konusunda kamuoyu oluşturduklarını söyledi. Bozkurt, “Meclisteki çalışmaları takip ediyoruz. Örneğin; kadına şiddetle mücadelede etkin, uluslararası bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi ve yeni nafaka yasa taslağı ile kadınların kazanılmış haklarını kaybetmeleri söz konusu. Bu ve benzeri konularda hukuksal mücadele veriyoruz. Eğitim çalışmalarımızda da kadınlara ve erkeklere yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri, kadının insan hakları, iletişim, kadın ve siyaset, Türkiye ‘de kadının toplumsal hayattaki yeri, kadına şiddetle mücadele ve dünyada kadın hareketini konu alan konferanslar düzenliyoruz.” dedi.
“KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNİ HAYATIN HER ALANINDA GÖSTERMEYİ AMAÇLIYORUZ”
Derneğin eşit temsil çalışmalarından da bahseden Bozkurt, “Kadınların karar mekanizmalarında eşit erkeklerle temsili için mücadele veriyoruz. Siyasi partilerde, parlamentoda, belediye başkan ve meclis üyeliklerinde, özel sektörde, kamuda ve sivil toplum örgütleri ile meslek örgütlerinin yönetim kademelerinde eşit temsil edilmeleri için çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca kadınların üretim, girişimcilik ve kooperatifçilikte önünü açmak, sanat ve sosyal etkinliklerde ilerlemelerini sağlamak amaçlarımızdandır.” diye konuştu.
“KADIN HAKLARINI HERKESE ANLATACAĞIZ”
Çalışmalarına son hızla devam eden ve Balıkesir yerelinde önümüzdeki günlerde yapmak istediği çalışmalardan söz eden Bozkurt, her işin başının eğitim olduğunu vurgulayarak “Balıkesir’de yaz tatili sonrası kadın-erkek herkese açık ‘toplumsal cinsiyet eşitliği ve ekonomik haklar’ eğitimlerine başlayacağız. Sonrasında sadece kadınlara yönelik ‘Kadın örgütlenmesi, Kadının insan hakları’, ‘Anayasal ve medeni haklar’, ‘Kadın ve siyaset’ ve ‘İletişim’ gibi bir dizi eğitimde toplumun farklı kesimleriyle buluşmayı planlıyoruz. Yakın bir tarihte planladığımız bir başka projemiz de; hayatında hiç tiyatro izlememiş köyde yaşayan kadınlarla bir araya gelmek. Aramızdaki tiyatro sanatçısı arkadaşlarımızın sunacağı tiyatro oyunu ile onları tiyatro ile buluşturacağız. Sonrasında kırsaldaki kadının sorunlarını konuşacak, özellikle kadına şiddet ve diğer sorunlarla ilgili tespitlerde bulunup çözüm önerileri ile birlikte yetkili birimlerle paylaşacağız.” dedi.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE CİNAYETLERDE CEZALAR YETERLİ DEĞİL”
Ülkede her gün en az 3 kadının şiddet sonucu hayatını kaybettiğini üzülerek söyleyen Bozkurt, Türkiye’de kadınların yüzde 42’sinin yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını ifade ederek “Şiddet ve cinayetlerin bir kısmı istatistiklere ve medyaya yansımıyor. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlere verilen cezaların caydırıcılıktan uzak olması bu eylemleri yapanları, yapacakları cesaretlendirmektedir. Türkiye’de defalarca şiddete uğrayan, ölüm tehditleri alan kadınların korunması konusundaki devlet desteğinin yetersizliği, kadına yönelik şiddet ve cinayetleri arttırmaktadır. Öldürülen kadınların çoğu öldürülmeden önce tehdit aldığını belirterek devletten koruma istemiş olan kadınlardır.” dedi. Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için kadınların siyasette, toplumsal yaşamda, sivil toplum örgütlerinde ve devletin her türlü karar alma organlarında eşit temsile sahip olması gerektiğini belirten Bozkurt, “İçinde kadın olmayan organlar nasıl kadınlar hakkında doğru karar alabilirler?” şeklinde konuştu.
“KADER DEĞİL, KANUN YETERSİZLİĞİ”
Kadınların yaşamın her alanında baskıya ve şiddete maruz kaldığını belirten ve kadın cinayetlerinin politik olduğunu vurgulayan Bozkurt, yönetimde olan eril zihniyet yüzünden cinsel istismarı yapanın değil, istismara uğrayan kişinin sorgulanmasının tamamen yanlış olduğunun altını çizerek “O saatte parkta ne yapıyordu, neden mini etek giymişti, o sokaktan neden geçmişti vs. kurban suçlanıyor. İstismarı yapan ya da cinayeti işleyen katil orada o saatte neden vardı, buna ne hakkı vardı gibi soruları soran yok. Bunlar yetmiyormuş gibi tecavüzün evlilik ile aklanmaya çalışılması, tecavüze uğrayan kadının çocuğunu doğurması gerektiği gibi akıl dışı dayatmalar söz konusu olmuştur. Kadınlar yaşamın her alanında ayrımcılığa, baskıya, şiddete ve sömürüye maruz kalmakta ve bunun “kader” olarak kabul edilmesi gerektiği vaaz edilmektedir. Bunların sebebi gerek uygulayıcılar gerekse kanunlardan kaynaklanan eksiklerdir.” dedi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMEK KADINA ŞİDDETE GÖZ YUMMAKTIR”
İstanbul Sözleşmesi bir buçuk yıl önce 2021 yılının mart ayında bir gece yarısı yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedildiğinin bilgisini veren Bozkurt, bu sözleşmeden çekilmenin insan hakları ihlaline açıkça göz yummak olduğunu vurguladı. Bozkurt, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir. İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesi, kadınlara karşı şiddete, insan hakları ihlaline açıkça göz yummaktır.” dedi. İktidarın bu konudaki izlediği politikayı yanlış bulduğunu söyleyen Bozkurt, düşüncelerini şu şekilde aktardı:
“İktidarın toplumu, devlet kurumlarını, yasaları, dini ve inancı kendi siyasi hedefleri için kullanarak dönüştürmesini, özellikle kadınların kazanılmış haklarını silme yönündeki girişimlerini ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek uluslararası insan haklarını artık tanımama yönünde attığı adımlarını da kaygıyla izliyoruz.”
“KADINA YÖNELİK ŞİDDET, TACİZ VE TECAVÜZ ARTIYOR”
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporlarında son yıllarda yaşanan talihsiz olaylarla ülkemizin 149 ülke arasından 130’uncu sıraya gerilediğinden söz eden Bozkurt, “Son 20 yılda kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün sistematik olarak arttığını görüyoruz. Demek ki iç hukukumuz yeterli değildir.” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi ile 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”u işlevsiz bırakması anlamına geldiğini savunan Bozkurt, konu ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Yaklaşık 100 yıl önce büyük bir öngörü ile Mustafa Kemal Atatürk’ün daha dünyada birçok kadının sahip olmadığı hakları devrimler ile kadınlara tanıması ve Türk kadınının Türk Medeni Kanunu ile kazandığı haklar dahi bugün tehlikededir.”
“KADIN ERKEK EŞİTSİZLİĞİ GELECEK NESLİN KADERİ OLMAMALI”
Kadına şiddetin sonlanması için ilkokuldan itibaren öğrenmeye açık ve gelişmekte olan çocuklara cinsiyet eşitliğiyle ilgili eğitim verilmesi gerektiğini söyleyen Bozkurt, konuyla ilgili şu şekilde konuştu:
“Toplumsal cinsiyet eşitliği bizim toplumumuzda içselleştirilememiştir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetin toplumsal kabulünün yüksek olması, ataerkil aile yapısının etkisi ile erkeğin kadına uyguladığı şiddetin normal olarak görülmesi, şiddet gören kadının şiddet gördüğü durumlarda aile desteği alamamasına yol açmaktadır. Kadına şiddetin sonlanması için yapılması gereken ilk önlem; toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinin çocuklara ilkokuldan itibaren verilmesini sağlamaktır.”
“KADIN MÜCADELELERİNİN BASINDA YER ALMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Kadın hareketinin basında yer bulması kadın-erkek eşitliği bilincinin toplumda arttırılmasında çok büyük etkenlerden olduğuna dikkat çeken Bozkurt “Haber portalınızda Kadın Dernekleri mücadelesine yer verdiğiniz için ve 29 Ekim Kadınları Derneği adına kadın hareketine verdiğiniz bu fırsat ve destek için sonsuz teşekkür ediyorum. Kadın hakları mücadelesi veren tüm kadınları da buradan bir kez daha kutlarken derneğimizin yönetim kurulu ve üyelerimize de bir kez daha teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
Haber: Belit PEKTEZEL