Eğitim-Sen Bandırma Baş Temsilcisi Erdal Doğru: “2022’de eğitimde neler oldu?”

Haberi sosyal medyada paylaşın!

Eğitim-Sen Bandırma Baş Temsilcisi Erdal Doğru 2022 yılında eğitim sistemindeki sorunlar ilgili açıklama yaptı.

Eğitim-Sen Bandırma Baş Temsilcisi Erdal Doğru, eğitimdeki temel sorunların 2022 yılında da ısrarla sürdürüldüğüne dikkat çekti. Doğru, 2022’de eğitim alanında yaşanan sorunların öğrencileri, öğretmenleri, eğitim emekçilerini ve velileri etkilediğini vurgulayarak “2022 yılı, eğitim alanına yönelik olarak hayata geçirilen çok yönlü saldırı ve tehditler özellikle laik bilimsel eğitim anlayışına açıkça meydan okunduğu bir yıl olmuştur. 2022’de eğitimin niteliğinde yaşanan gerileme devam etmiş, eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları artmıştır. Sınav odaklı eğitim, okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu vb. gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak geçtiğimiz yıla damgasını vurmuştur.” dedi. Doğru, “Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemiştir. Eğitim sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzakta ve giderek dinsel içerik kazanan egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır.” diye konuştu.

“ÇOCUKLARIN HAKLARINA YÖNELİK TEHDİTLER ARTI, KBS TEPKİLERE RAĞMEN KALDIRILMADI”

Çocuklar ve çocuk haklarına yönelik tehditler arttığını söyleyen Doğru, “Türkiye’de eğitim ve sağlık sisteminden kadın politikalarına kadar her alanda çocukların yararını değil, kendi çıkarlarını düşünen mevcut sistem; çocuklarımızın sahip olduğu heyecan, merak ve yaratıcılıktan açıkça korkmaktadır. Bu nedenle toplumsal yaşamdan dışlanarak aile içine hapsedilen kadınlar ve çocuklar devlet politikaları ile sosyal yaşamdan uzaklaştırılmaktadır.” dedi. Eğitim alanında örgütlü sendikalar aracılığıyla ve bireysel olarak gösterilen yoğun tepkilere rağmen Millî Eğitim Bakanlığı ÖMK’nın uygulanması ve Kariyer Basamakları Sınavı’nın (KBS) yapılması konusunda geri adım atmadığını vurgulayan Doğru, “Türkiye’de aynı işi yaptıkları halde farklı statü ve maaş kaleminde çalışmak zorunda kalan başka bir meslek grubu yoktur. Öğretmenler arasında halen var olan aday, sözleşmeli, kadrolu, ücretli ayrımına yenilerini eklenirken, eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısına öğretmenlik mesleği de eklendi.” dedi.

“PEDAGOJİ BİLİMİNE AYKIRI OLAN BU TAVSİYE KARARINI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Eğitimde ticarileştirme politikaları devam ettiğini, dinselleştirme politikalarının yoğunlaştığını, özel öğretime destek sürerken kamusal eğitim politikaları terk edildiğini ve eğitim harcamalarının yükünün velilerin sırtına yıkıldığını söyleyen Doğru, 20. Milli Eğitim Şurası’nın da çocukların sağlıklı gelişimine aykırı kararlar aldığını şu sözlerle ifade etti:
“Siyasi iktidarın yıllardır bilinçli ve programlı bir şekilde hayata geçirmeye çalıştığı ‘dindar nesil yetiştirme’ stratejisinin son hedefi 4-6 yaş grubunda yer alan çocuklarımız olmuştur. ‘Cumhurbaşkanı himayesinde’ Saray’da yapılan 20. Milli Eğitim Şurası’nda, Okul Öncesi İhtisas Komisyonu’nda kabul edilmeyen okul öncesi eğitime din eğitimi eklenmesi yönündeki tavsiye kararı, 46 eğitimcinin şerh koymasına rağmen oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Pedagoji bilimine aykırı olan, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerinde telafi edilmesi mümkün olmayan zararlara yol açacak olan bu tavsiye kararını kabul etmek ve onaylamak mümkün değildir.”

“ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA ÇALIŞAN, ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER VAR”

Eğitim hakkı ve eğitime erişimde sorunların sürdüğüne değinen Doğru, okullarda ücretli öğretmenlerin asgari ücretin altında çalıştırıldığını da söyledi. Ataması yapılmayan öğretmenler sorunu ile ilgili konuşan Doğru, “Geçtiğimiz yıllar içinde her yıl KPSS sınavına giren öğretmenler küçük bir kısmının ataması yapılırken, ataması yapılmayan öğretmenlerin işsiz öğretmenler ordusuna katılmıştır. 2022 yılında KPSS’de öğretmenlik alan bilgisi sınavına 420 bin 737 kişi girerken, yıl içinde sadece 19 bin 960 öğretmenin atması yapılmıştır. Ataması yapılmayan yarım milyonu aşkın öğretmen var iken 2022 yılında da öğretmen açıkları kapatılmamış, yeterli atama yapılmamıştır.” dedi.

“2023 YILINDA EĞİTİM HAKKI İÇİN HERKESİ MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ”

2023 yılında eğitim hakkı mücadelesini güçlendirilmesi gerektiğini savunan Doğru, “Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunlar, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığını açıkça gösteriyor. Okullarda yaşanan yoğun dinselleşme ve eğitimi ticarileştirme uygulamaları okullarımızı eğitim yuvası olmaktan hızla uzaklaştırıyor. Ayrım yapmaksızın herkesin eğitimin hakkından, eşit koşullarda parasız olarak yararlanması için mücadele etmek, laik bilimsel eğitim karşıtı her türlü adım ve uygulama karşısında halkın ortak tepkisini örgütlemek 2023 yılında da önceliğimiz olacaktır. Eğitim sisteminde yaşanan dönüşüm, iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinden, ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal koşulların gelişiminden ayrı değildir. Bugün karşımızda iki seçenek var; eğitim sistemi ve okullar ya tamamen egemen ideolojiye teslim edilecek ya da sistemin eğitim üzerinden kendi çıkarlarına göre biçimlendirmek istediği çocuk ve gençlerimizin gerçek anlamda laik, bilimsel ve anadilinde eğitim alması için mücadele edilecektir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, dini inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminin çocuklarımıza, öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur. Eğitim Sen olarak ülkenin ve çocuklarının geleceğinden endişen eden herkesi kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için birlikte mücadeleye çağırıyoruz.” şeklinde konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir