Tüm ebeveynlerin ağız birliği etmişçesine çocuklarına söylediği cümle “şu kafanı telefondan kaldır biraz!”
Tamam haklıyız, çok vakit geçiriyorlar telefonda belki ama; biraz geriye dönelim…
Bizim nesil imkansızlıklar zamanında, yeni yeni gelişen bir teknoloji sürecinde yaşadı çocukluğunu ve gençliğini. Bir çoğumuzun evinde belki televizyon bile yoktu. Telefon yeni yeni evlere giriyordu.
Bizler sadece bize sunulanı aldık gerek ailemizden, gerek televizyonda izlediklerimizden. Sonra ne oldu? Çok büyük bir dönemeçten döndü toplum. Gerek kültürel, gerek teknolojik.
Aslında bocalayan bizdik, bir çok yeniliğe adapte olamadık. Oysa yeni nesil, yani çocuklarımız sınırsız bir haberleşme ağının içine doğdu. Durum böyle olunca hiç bocalamadılar ve bizim gibi yadırgamadılar yenilikleri. Hatta onlardan öğrendik hayatımıza sonradan dahil olan yeniliklerin nasıl kullanılacağını. Hangimiz bir cep telefonu, ya da bilgisayarı çocuğundan ya da herhangi bir gençten yardım almadan kullanabildi ki? Hiçbirimiz!
Her bilgiye anında ulaşabilen bu nesil, bize sunulanın aksine, dünyanın her yerinde olan biteni, beyin süzgeçlerinden geçirerek anladılar hayatı.
Belki de kızdığımız buydu bilinçaltımızda. Biz her şeyi anne babamızdan öğrendik, büyüklerimizin doğrusu bizim de doğrumuzdu. Onlar ise şu an bizim bilgimize ihtiyaç duymuyor, fikirlerimizi önemsemiyor. Çünkü çocuğumuza aktardığımız, doğru bildiğimiz bir çok bilginin sadece bir tık ile bazen yanlış olduğunu anlayabiliyor, doğru cevaba anında ulaşabiliyorlar.
Zaman zaman bizi cahil, bilgisiz, ya da teknoloji özürlü görmeleri de bu yüzden. Çünkü onlar ceplerinde dünyayı taşıyorlar…
Yazar: Ebru Boyra Gürbüz
Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş