Burhan Deniz, Bandırma’yı deprem tehdidine karşı uyardı

Haberi sosyal medyada paylaşın!

Deniz Grup ortaklarından Burhan Deniz, deprem bölgesine yaptığı ziyaretin ardından Bandırma’daki inşaat sektörü ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunarak “Bandırma’da sorun yokmuş gibi davranmak cinayetlere adeta sebebiyet vermektir.” dedi.

Sözlerine 10 ili etkileyen deprem nedeniyle hayatlarını kaybeden vatandaşlara rahmet diyerek başlayan Deniz, Bandırma’da inşaat sektörü temsilcileri ve alanında uzman kişilerle görüşmeler yaptığını ve yaptığı görüşmeler sonucunda depreme dayanıklı beton, demir kullanımı sorunları, yapı denetim eksikliği ve zemin etütlerinde sıkıntılar olduğunu belirtti. Deprem bölgesinde birçok yeni yapının yıkılmış olduğuna şahit olduğunu söyleyen Deniz, “Öncelikle inşaat yapılmadan önce yapılan zemin etüdü raporlarında, kum ve kil yapısına sahip bir zemin ile kaya yapısına sahip sağlam bir zemine; raporlarda hemen hemen aynı değerler verildiğini gördüm. Zemin etüdü raporlarının hassas bir şekilde yapılmadığı hususu görüştüğüm kişilerin en büyük şikayetlerinden biridir. İdari kurumlar zemin durumlarına göre planlama yapmak zorundadırlar ancak bu konunun gözardı edildiğini tespit ettim.” dedi.

“İKİLİ TİCARİ İLİŞKİLERDEN DOLAYI ÇÜRÜK BİNALARA SAĞLAM RAPORU VERİLİYOR”

İnşaat yapım aşamasındaki en önemli iki malzemenin demir ve beton olduğunu ifade eden Deniz, betonların kalitesinde sorunlar olduğunu ve yapı denetim firmalarının mevcut sorunlara rağmen binalara sağlam raporu verdiğini şu şekilde aktardı:

Betonlar günümüzde artık tesislerde hazırlanarak inşaatlara gönderilmekte, burada test laboratuvarları tarafından numuneler alınmaktadır. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bu numunelerin içine çip yerleştirilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Ancak yine en çok şikayet aldığım konulardan biri örneğin inşaata gelen 5 mikser betondan sadece tek bir mikserinden numune alınarak bu çipler yerleştirilip testlerde bu numunelerin sağlam çıkmasıdır. Numune alınmayan diğer 4 mikserde betonun kalitesinin ne olduğunu kimse bilmemektedir. Eğer alınan bu numuneler, döktüğünüz beton sınıfı dayanımını kurtarmıyorsa, bu binalardan belirli bir süre sonra karot alınmaktadır. Çoğu test laboratuvarının hazır beton firmalarıyla ikili ticari ilişkileri sebebiyle, bu karotların test sonuçları kötü çıkmasına rağmen sağlam raporu verildiğini yine birçok sektör duayeninden duydum. Bu konudaki şikayetlere de ilgisiz kalındığını öğrendim. Yani birçok kişi, inşaatını sağlam yaptığını zannederken, gelen hazır betonu C30 sipariş etmiş olmasına rağmen, testlerde bu betonların C16 kalitesine bile zor ulaştığı, sonrasında alınan karotlarda herhangi bir çip olmadığı için bu raporlarda rahatça oynama yapılıp sağlam olarak rapor verildiği gerçeğini gördüm. Sağlam olarak onay verilen bu raporları ne müteahhitlerin ne şantiye şeflerinin denetleme imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle yapım aşamasındaki binalardan, hazır beton firmalarını kurtarma yöntemi olan karot alma işlemine yasak getirilmelidir.

“YETKİLİLER ACİLEN HAREKETE GEÇMELİ”

Birçok inşaat mühendisiyle yaptığı görüşmeler sonucunda inşaatlarda kullanılacak demir sınıfının mevcut deprem yönetmeliğine göre ”S420B” kodlu demir olması gerektiğinin önemle anlatını çizen Deniz, “İnşaat mühendisleri bazı inşaatlara giden demirleri kontrol ettiklerinde, yönetmeliğe göre kullanımı yasak olan ve yurtdışına ihraç için üretilen ”S420C” kodlu esnekliği az, kırılganlığı fazla demirle karşılaştıklarını ve bunları iade etmekte oldukça zorlandıklarını söylediler. Sektörün ileri gelen mühendisleri ve müteahhitleri tarafından anlatılan bu olaylar karşısında derin bir endişe ve üzüntüye kapıldım.” diye konuştu. Mevcut malzemelerle depreme dayanıklı yapılar yapmasının mümkün olmadığını dile getiren Deniz, yetkililerin acile harekete geçmesini ve hazır beton firmalarını, test laboratuvarlarının sıkı bir şekilde denetlemeleri gerektiğini söyledi.

“YAPI DENETİM SİSTEMİ SADECE KAĞIT ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLMEKTEDİR”

Yapı denetim sistemine de dikkat çeken Deniz, “Son uygulanan yapı denetim havuz sistemine göre yapılacak olan inşaatları denetleyecek olan firmalar, il genelinde kura usulüne göre belirlenmektedir.” dedi. Bandırma’da yapılan inşaatlara ortalama 200 kilometre uzaklıktaki Ayvalık, Edremit gibi ilçelerden yapı denetim firmaları atandığını ve bu firmaların inşaatları denetlemesinin mümkün olmadığını aktaran Deniz, “Böylece yapı denetim sistemi sadece kağıt üzerinde yürümektedir. Bu konuda Çevre Şehircilik Bakanlığı’na yapılan şikayetler ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır.” dedi.

“BİNALARI DEPREME DAYANIKSIZ VATANDAŞLARIMIZ SAYISI GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR”

Türkiye’deki vatandaşların deprem sonrasında panikle, ilgili kurumlara başvurular yaparak binalarının depreme dayanıklı olup olmadığını öğrenme çabası içine girdiklerini ifade eden Deniz, gözlemlerini şu şekilde aktardı:

Yaptığım araştırmalar neticesinde bir binanın test sonucunda oturmaya uygun çıkmaması halinde bunun geri dönüşünün olmayıp insanların zorunlu olarak binadan tahliye edildiğini öğrendim. Tabi ki vatandaşlarımız depreme dayanıklı binalarda oturmalılar ancak bu kadar yoğun talepten sonra çıkacak yıkım kararları neticesinde evsiz kalan vatandaşlarımız nerede barınacaklar? Bu konuda ilgili idarelerin bu vatandaşlarımıza güvenilir konut edinme konusunda herhangi bir çalışması bulunmamaktadır. Gün geçtikçe binaları depreme dayanıksız çıkan bu vatandaşlarımızın sayısı hızla artmaktadır. Acilen bu vatandaşlarımıza güvenilir konut tahsis edilmesi veya bina güçlendirme çalışmalarında gerekli desteklerin sağlanması ile ilgili çalışma yapılmalıdır.

“ÜSTÜNE DÜŞEN GÖREVİ YERİNE GETİRMEYENLERDEN ELBET HESAP SORULACAKTIR”

Bandırma’da da insan hayatını tehdit edecek nitelikte sorunların olduğunu vurgulayan Deniz, “Bu konuda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere Büyükşehir Belediyesi ile Bandırma Belediyesi’ni görev davet ediyorum.” dedi. Olası bir depremden önce alınabilecek önlemler hakkında Bandırma halkını uyaran Deniz, “Bu konuyla ilgili acilen belediye meclisleri toplanarak Bandırma’daki yapı stoğunun durumu yapılan araştırma ve etüt çalışmalarıyla belirlemelidir. Sağlıksız olduğu belirlenen yapıların yıkımı ya da boşlatılması gerçekleştirilirken halkımızın da barınma ihtiyacı sağlanmalı., mağdur edilmemelidir.  Bu veriler ortadayken hiç bir şey yapılmaması durumda tarih üstüne düşen görevi yerine getirmeyenlerden elbette ki hesap soracaktır. Binaların durumuyla ilgili hiçbir araştırma yapmamak, Bandırma’da sorun yokmuş gibi davranmak cinayetlere adete sebebiyet vermektir.” şeklinde konuştu.

Haber: Belit Pektezel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir