Tarım sektöründeki ekonomik zorluklara ve teknolojik gelişmelere dikkat çeken Yüksek Ziraat Mühendisi Burak Uğur, “Tarımda sürdürülebilir gelecek için dijitalleşiyoruz.” dedi.
Türkiye’deki tarım sektörünün son 10 yıllık gelişmelerine ilişkin bir açıklamalarda bulunan Yüksek Ziraat Mühendisi Burak Uğur, ekonomik zorlukların arttığı, tarımsal ve hayvansal üretim sektörlerinde, çiftçilerin ürünlerini istedikleri fiyata satamadığını vurguladı. Ülkenin sürekli değişen tarım politikaları ve ithalata dayalı bir strateji benimsemesinin çiftçilerin ekonomik açıdan geriye gitmesine yol açtığını ifade eden Uğur, “Türkiye’deki çiftçilik, tarım sektörünün son 10 yıllık gidişatına bakıldığında, ne yazık ki olumlu bir tablo çizemiyor. Çiftçiler, ekonomik zorlukların arttığı bir dönemde maalesef sıkıntılar yaşıyor. Tarımsal veya hayvansal üretim olsun, her iki sektörde de ürünlerini bekledikleri fiyata satamıyorlar. Ülkenin belirsiz ve sık sık değişen tarım politikaları, aynı zamanda ithalata dayalı bir strateji benimsemesi, çiftçileri her geçen gün daha da geriye götürüyor.” dedi.
“TÜRKİYE’NİN COĞRAFİ YAPISI ÜRETİM İÇİN OLDUKÇA ELVERİŞLİ”
Türkiye’de tohumculuk sektöründeki olumlu gelişmelerden bahseden Uğur, Türkiye’nin coğrafi yapısı, iklim ve toprak koşullarının tohumculuk üretimi için son derece elverişli olduğunu söyledi. Uğur, “Dünyadaki majör büyük tohum üreticileri ülkemizde ciddi anlamda üretim gerçekleştiriyorlar ve alanları da her geçen yıl arttırıyor. Dolayısıyla tohumluk teknolojileri Türkiye’de gelişirken, dünyadaki güncel teknolojiler de ülkemize gelmeye devam ediyor.” dedi.
“GENÇLER TARIM SEKTÖRÜNE GİRMEKTEN KAÇINIYOR”
Ekonomik koşullar nedeniyle genç neslin tarım sektörüne girmekten çekindiğini aktaran Uğur, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalaması şu anda 56 olarak belirlendi. Bu veriler, tarım sektöründe karşılaşılan ekonomik sıkıntıların genç kuşakları bu alana çekmek yerine uzaklaştırdığını gösteriyor.” dedi.
“KENTTEN KÖYE DOĞRU GÖÇE TEŞVİK SAĞLANMALI”
Yeni tarımsal teknolojilerin Türkiye’de etkin bir şekilde kullanılabilmesi için gençlerin tarıma yönelmesi gerektiğini söyleyen Uğur, gençleri teşvik etmek için önerilerde bulundu. Uğur, “Ne kadar yeni teknoloji getirirsek getirelim, bu teknolojileri belli bir yaşın üzerindeki çiftçilere anlatmak oldukça zor olabiliyor. Bu nedenle öncelikli olarak çiftçilere daha iyi gelir fırsatları sunmamız gerekmektedir. Bu, köyden kente göç yerine, kentten köye doğru bir göçü teşvik etmek ve kırsal alanlardaki sosyal altyapının canlanmasını sağlayarak olabilir. Bununla beraber de yeni tarımsal teknolojilerin Türkiye’ye gelmesinin aktif olarak kullanılmasını sağlamamız gerekiyor.” dedi.
“TARIMDA SÜRDÜRÜLEBİLİR GÜÇLÜ BİR GELECEK İÇİN DİJİTALLEŞİYORUZ”
Tohumcular olarak hedeflerinin çiftçinin birim alandan elde edebileceği ürünün maksimum seviyeye çıkartabilmek olduğunu ifade eden Uğur, hastalık ve zararlarından kaynaklanan verim kayıplarını minimize etmek ve birim alandan en yüksek kalitede ürün elde etmek için teknolojiyi aktif olarak kullandıklarını belirtti. Ekimden hasata kadar tohumluk üretim ve ARGE süreçlerinin izlenebilir, takip edilebilir bir yapıya kavuşturulması için dronelar ve yapay zeka gibi sistemlerden yararlandıklarını söyleyen Uğur, şu şekilde konuştu:
Aldığımız görüntüleri santimetre cinsinden işleyerek bitkinin gelişimini adım adım takip etme olanağımız bulunmaktadır. Tohum üretimi için önemli olan iklim verilerini de yapay zeka teknolojileriyle analiz etmekteyiz. Örneğin, bir bölgede tohum üretimi yapmayı planlıyorsanız, o bölgenin son 10 veya 15 yıllık iklim verilerini işleyerek o bölgenin belirli ürünleri yetiştirip yetiştirme olasılığını değerlendirebilirsiniz. Bitkinin gelişim evrelerinden sonra ne kadar hasat yapabileceğimizi ve ne kadar ürün elde edebileceğimizi de tahminleme ve modelleme sistemleri kullanarak tahmin etmekteyiz. Birim alandan elde edebileceğimiz ürün miktarını hesaplayarak çiftçilere rehberlik ediyoruz.
“TARIM ALANINDA DİJİTALLEŞMENİN MALİYETİ BİRKAÇ YIL İÇİNDE TELAFİ EDİLEBİLİR”
Tarım alanında kullanılan teknolojinin geleneksel yöntemlerle kıyasını ve verimlilik açısından avantajlarını değerlendiren Uğur, “Bu yatırımlar, üreticilere önemli faydalar sağlayabilir ve başlangıç maliyetleri birkaç yıl içinde telafi edilebilir veya hatta getirisini fazlasıyla sağlayabiliyor. Sonuç olarak, kaliteli ürünler elde etmek ve bu ürünlerin tarım sektörüne sağladığı değer düşünüldüğünde, bu başlangıç maliyetleri paha biçilemez bir değeri ortaya koyuyor. Bu nedenle birçok tohum firması, özellikle Türkiye’de önde gelen tohum firmaları, tohum teknolojileri ve tarımsal teknolojileri aktif bir şekilde uyguluyor diyebiliriz.” dedi.
“DRONE VE YAPAY ZEKA TEKNOJOJİSİ BÖLGEMİZDE AKTİF”
Çiftçilerin drone ve yapay zeka teknolojisine erişebilirliği hakkında bilgi veren Uğur, tohum üretimi yapan çiftçilerin tohum firmalarından bu hizmeti alabilidiğini ancak, standart üretim yapan çiftçilerin son 2-3 yılda özellikle drone’lar aracılığıyla bitki takibi, besleme ve ilaçlama gibi işlem konusunda bu hizmeti almaya başladıklarını söyledi. Uğur, “Özellikle son 2-3 yılda Güney Marmara bölgesinde bu uygulamayı oldukça sık görüyoruz. Bu aslında tarım teknolojilerinin daha ilk adımı olarak kabul edilebilir. Şu anda mevcut durumda, bitki gelişimini takip etme, bitki besleme, yabancı ot ve zararlı kontrolü gibi konularda drone kullanımı bölgemizde aktif olarak gerçekleştiriliyor.” dedi.
ZİRAAT ALANINDA YENİ İŞ FIRSATLARI
Sektörün gelişmekte olduğundan söz eden Uğur, yeni meslek kazanımları olduğundan da bahsetti. Uğur “Meslektaşlarımız arasında hem drone pilotu hem de ziraat mühendisi olan kişiler bulunuyor ve bu alanda uzmanlaşmış kişiler iş bulma konusunda oldukça başarılı olabiliyorlar. Ayrıca, kendi sektörlerinde ve işlerinde fırsatlar yaratabiliyorlar. Bu sektör hala gelişmekte olan bir alan. İlerleyen yıllarda, bu sektörün çok daha büyük bir hal alacağına inanıyorum ve ulaşımı daha da kolaylaştıracak. Bundan 20 yıl önce her bir köyde, bir ya da 2 tane mibzer olurdu, bir ya da 2 tane biçer döver olurdu. O biçer döver sahibi bütün köyü hatta birkaç köyü civar köyü biçiminden sorumlu olurdu, ekibinden sorumlu olurdu. Şimdi baktığınız zaman büyük çiftçilerin kendilerine ait ekipmanları var. Bundan 5 yıl sonra kendilerine ait droneları olacak.” dedi.
“ÇİFTÇİNİN KALKINMASI İÇİN TARIMSAL POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR”
Tarımda teknolojik alana yatırımların yapılması için tarımsal politikalara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Uğur, “Biz istiyoruz ki tarımsal politikalar çiftçinin güçlendiği, para kazandığı destekleri verebilsin. Mevcut tarımsal destekler çiftçinin kendi ayakları üzerinde durması için yeterli değil.” dedi. Tarım Bakanlığı’nın çiftçiye verdiği desteği vergi olarak geri aldığını söyleyen Uğur, çifçinin kalkınması için yatırımların yapılması gerektiğinin altını çizdi. Uğur, “Mazota 6 ila 8 ayda yapılan zamlarla beraber çiftçiye verilen desteğin yüzde 70’i geri alındı. Biz istiyoruz ki gerçekçi, çiftinin kalkınabildiği dünyadaki örnekleri uygulayalım. Amerika’daki çiftçi tarımsal desteklerle ayakta kalabiliyor. Biz çiftçilere damla damla destek veriyoruz. Umuyoruz ki bizi yönetenler bu sıkıntıları görürler. Biz her platformda sorunlarımızı dile getirmeye devam edeceğiz ” şeklinde konuştu.